This is an old revision of the document!
Diyarbakır Hovarda erkekler kendilerini bal arılarına, Diyarbakır Olgun Escort bayanlarıysa çiçeklere benzetirler. Onların kitabında dünyada ne kadar çiçek varsa her birinden tek tek bal toplamak gerekir. Bazı çiçekler vardır ki; o çiçekler arıyı hapseder ve bir daha başka çiçeklere konmasına izin vermez. Artık arı o çiçeğe mahkum olmuş, balının bağımlısı haline gelmiştir. Hovardalıkta son nokta Diyarbakır escort bayan Selvi, birçok arının çiçekten çiçeğe konma serüvenlerini bitiren, sadık sevgililer haline getiren bir afettir. 35 yaşındayım, kadının hası dedirten hatlara, seksin kraliçesi dedirten tekniklere sahibim. Kimse beni seçtiğinde, çok yanıldım, keşke gibi ifadeleri düşünmez. Görüşme sonucunda alınan hazları günler boyunca tazecik şekilde hatırlar. Aradan bir hafta, on gün geçse bile o taze anılar unutulmak yerine, akılda sizi azdıracak şekilde özleme dönüşmeye başlar. Gençliğimde güzelliğim çok daha etkileyiciydi, zamanla gençliğimin geçmeye başladı ama bu defa olgunluğumun yüzüme yansıttığı ayrı bir güzelliğe kavuştum. Geçip giden gençliğimin yerineyse, deneyimler geçmeye başladı. Gençlik enerjisinin yerini hiçbir şey dolduramaz ama bu açığı da etkili yöntemleri seçip kullanarak kapatmaya başladım. Her genç kadından hoşlanabilirsiniz ama olgun Diyarbakır bayan escort Selvi bir başka çıtır kızın bir gecede vereceği doyumu size iki saatlik zaman içinde yaşatır. Genç kızlara karşı bu ifadeleri kullandığım için kendi görünüşümdeki ya da diriliğimdeki açıklarımı kapatmaya çalıştığımı düşünmeyin. Tam aksi yaşım otuz üstü olsa da hatlarım mucizevi şekilde taş gibidir. Göğüslerimin dik yapısını görenler, hemen kesinlikle estetik, bu yaşta doğal olmaları imkansız derler. Yüzüme bakanlarsa kesin gerdiriyor, çatlaklarını makyajla kapatıyor gibi algılara kapılırlar. Bense bunları duymazdan gelirim ve güzelliğimin doğal olduğunu sadece koynumdaki erkeğe ispat ederim. Koynuma girmeyecek erkeğe hiçbir şeyi ispat etmek zorunda değilim, onları ciddiye bile almam, güler geçerim. Müşterilerimin benimle alakalı her konuda olduğu bilgi almaya hakkı var. Bu konu hakkında da her şeyi öğrenmeye ve bilgi edinmeye hakkı var. Diyarbakır escort hatununuzla her konuda sohbette edebilirsiniz, her çeşit ilişkiye de girebilirsiniz.
Merhaba hayatım ben Defne. 28 yaşında ve kızıl, 91 61 91 bedende gayet seksi bir kadınım. Defne. 28 yaşında ve kızıl, 91 61 91 bedende gayet seksi bir kadınım. Defne. 28 yaşında ve kızıl, 91 61 91 bedende gayet seksi bir kadınım. Defne. 28 yaşında ve kızıl, 91 61 91 bedende gayet seksi bir kadınım. Defne. 28 yaşında ve kızıl, 91 61 91 bedende gayet seksi bir kadınım. Defne. 28 yaşında ve kızıl, 91 61 91 bedende gayet seksi bir kadınım. Defne. 28 yaşında ve kızıl, 91 61 91 bedende gayet seksi bir kadınım. Defne. 28 yaşında ve kızıl, 91 61 91 bedende gayet seksi bir kadınım. Merhaba hayatım ben Defne. Defne. 28 yaşında ve kızıl, 91 61 91 bedende gayet seksi bir kadınım. Defne. 28 yaşında ve kızıl, 91 61 91 bedende gayet seksi bir kadınım. Defne. 28 yaşında ve kızıl, 91 61 91 bedende gayet seksi bir kadınım. Merhaba hayatım ben Defne. Defne. 28 yaşında ve kızıl, 91 61 91 bedende gayet seksi bir kadınım. Defne. 28 yaşında ve kızıl, 91 61 91 bedende gayet seksi bir kadınım. Merhaba hayatım ben Defne.
Mersin Karayolları Bölge müdürlüğü görevini yürüttüğüm dönemde, yirmi yıllık hizmetim vardı. Son yıllarda ise, üç ayrı ünitede (YSE, Yapı İşleri ve Karayollarında) bölge müdürlüğü görevinde bulunmuştum. Yirmi yıl boyunca kamu hizmeti gören ben, 12 Eylül'le birlikte, bir anda vatan haini oluvermiştim. Mersin Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alındım. Adana Sıkıyönetim Komutanlığına teslim edildim. Önce Adana'da, daha sonra Urfa ve Diyarbakır'da işkence altın ifadem alındı ve sonuçta tutuklandım. Daha önce birçok kişiden çeşitli işkence olayları dinlemiştim. Bunlar benim için inanılmaz hikâyelerdi. Ama şimdi bunları bizzat yaşıyordum. Neden insanlar bir birine şiddet uygular? Asırlardır insanların bir birlerine uyguladıkları işkencelerin sebebi ne olabilir? Bunlar üzerine çok düşündüm. Yapılan tüm bilimsel araştırmalar göstermiştir ki, ülke kominal toplumda, insanlar arsında şiddet ve işkenceye rastlanmamıştır. O dönemde yaşayan insan iskeletleri üzerinde yapılan araştırmalarda, hiçbir çıkık, kırık ve darp izine rastlanmamıştır. Ne zaman insanlar arasında görev bölümü yapılmış, insanlar yöneten ve yönetilen biçiminde gruplaşmış, yani ne zaman sınıflar ortaya çıkmış, işte o zaman insanın insana şiddet uygulaması da ortaya çıkmıştır. İşkence, şiddetin özel bir biçimidir. İşkence; düzen sahiplerinin, düzen karşıtı insanlara uyguladığı bilinçli, planlı ve sistematik şiddetin adıdır. İşkencenin amacı, düzen muhaliflerini aşağılamak, korkutup sindirmek, kendine güvenini yitirmesine ve sonuçta kendilerine teslim olmalarını sağlamaktır. Eskiden sadece kaba şiddete dayalı olan işkence, günümüzde modernize edilerek düşünsel, ruhsal, bedensel ve kültürel alanlarda uygulanan bir şekle sokulmuştur. Ben bizzat yaşadığım işkencelerle ilgili çok özet bir bilgi sunmak istiyorum. İnsanın beş duyusu bir arada görev yaparak, insanı belli bir denge içinde tutar. Bu duyulardan birinin engellenmesi, insanın mevcut dengesini bozar. Bozulan denge yüzünden insan kendine yabancılaşır, acemileşir, yeteneklerinin bir bölümünü yitirir, kendine olan güvenini kaybeder. Bunun için, tutuklanan insanın hemen gözlerini kalın siyah bir bezle kapatırlar. Yemek yemeye, tuvalete ve sorguya, işkencelerin yardımıyla gidip gelinir. Süreç içinde insanlar, onlar olmadan hiç bir şey yapamaz hale gelir. Kocaman insanlar, annesi olmadan hiçbir şey yapamayan bebeklere dönüşür ve işkencelere bağımlı hale gelir. Bu bağımlılık insanları yönlendirmeye uygun bir altyapı oluşturur. İşkencelerinin amacı da zaten budur. Bağımlılığı arttırmak için, başka işlerde yapılır. Örneğin davayla ilgisi olmayan konularda insana sorular sorarlar ve insanı bu sorulara belli biçimde cevap vermeye zorlarlar. Kendi cevaplarını dayatırlar. Dediklerini tekrar etmediğimiz zaman işkence ederler. Kabul ettiğimizde işkenceyi durdururlar. İnsanlar genellikle, “canım nasıl olsa davayla ilgili değil.” Düşüncesiyle onların dediklerini yapmaya başlarlar. Bu davranış, süreç içinde insanları, onlara bağımlı hale getirir. Bu bir alışkanlık haline gelir. İnsanlar, robotlaştırılır ve kontrol altına alınır. İşte bu aşamada sonra davayla ilgili sorulara geçilir. Artık davayla ilgili sorulara da onların istekleri doğrultusunda cevaplar verilmeye başlanır. Diyelim ki bekârsınız. Size sorarlar “Evli misin?” “Hayır!” dediğinizde işkence başlar. Dediğiniz de işkence durur “kaç çocuğun var?” “çocuğum yok.” “Senin iki çocuğun var.” Derler ve bunu kabul edinceye kadar işkence ederler. Bu şekilde, insanları istedikleri biçimde yönlendirmeye başlarlar. Bu konuda yapılan bir uygulamada insanın kimliğine yönelik aşağılanan yöntemidir. Herkese bir hayvan veya sarhoş, ibne, oruspu ve godoş gibi insanı aşağılayan isimler verirler. Verilen bu ismi kabullenmeniz halinde işkenceyi keserler. Artık orada Ahmet, Mehmet, Ayşe, Zozan yoktur. If you have any kind of concerns pertaining to where and the best ways to utilize hemen tıklayın, you could contact us at the web site. İnek, oruspu, ayı, godoş vardır. Gözleri bağlı insana sesler daha ürkütücü gelir. Ani bir ayak sesi veya bağırma, insanı daha çok korkutur. Bu nedenle korkutmak ve strese sokmak için, insanlara aniden tekme atar veya sopayla vururlar. Artık insan ne zaman, nereden geleciği belli olmayan bir saldırıyı beklemeye başlar. Günlerce süren bu bekleyiş, insanın tüm sinir sistemini alt üst eder; korkularını besler ve beyin fonksiyonlarını zayıflatır. İnsanlar, korkularını denetim altına alma, kendini moralize etme konusunda zorlanmaya başlar. İşkencede insanlara yeterince su ve ekmek vermezler, tuvalete götürmezler ve uyutmazlar. Sürekli bu doğal ihtiyaçlarınızı giderme özlemi içinde olursunuz. Açlık öne çıktığında, canınız güzel bir yemek ister. Bazen açlığınızı unutursunuz uyuma özlemi sizi sarıp sarmalar ve bu istek her şeyin önüne geçer. Birkaç dakika sonra, bir bardak su için canınızı vermek istersiniz. Kısa bir süre sonra, tüm vücudunuzu etkileyen idrarınızı boşaltma isteğiniz her şeyin önüne geçer. Tüm bu acil ihtiyaçlar sırayla beyninizi tokmaklar. Anlatılması zor acılar içinde kıvranıp durursunuz. Dört yandan saldıran temel ihtiyaçların ortasında, yalnız ve çaresiz bir konuma düşersiniz. Böyle bir halde iken birisi yanınıza gelip sevecen bir sesle size yardım etmeyi önerir. Diye akıl verir. Yalan olduğunu bilmenize rağmen en zayıf anınızda yapılan bu teklif size cazip gelir. Her türlü kutsal değerin ayaklar altına alındığı bu vahşi ortamda, en ufak sevecen bir yaklaşım insanları derinden etkilediğini belirtmek istiyorum. Tüm bu uygulamalar sürerken, bir taraftan da özel işkence seanslarına alınırsınız. Başkalarının, özellikle kadınların işkence seslerini dinletirler. Gariptir ama insanlar başkalarına yapılandan daha çok etkilenirler. Hele işkence altındaki bir kadın ise tahammül etmek daha da zorlaşır. Eğer bu yapılanlar sizi çözmeye yetmezse, o zaman işi insanların en duyarlı olduğu namus konusuna getirirler. Karınızı, kızınızı getirirler. Dediklerini kabul etmediğiniz halinde, önünüzde ırzlarına geçeceklerini söylerler. Artık 'kırk katır mı, kırk satır mı? Filistin askısına alma, elektrik verme, falakaya yatırma, çırıl çıplak soyarak suya yatırma, basınçlı su tutma kamyon tekerleği içinde döndürme, şişe üstüne oturtma, cop sokma, ırza geçme, sigara söndürme, sakal, bıyık yolma, tırnak sökme, hayaları burma ve daha hatırlayamadığım bir çok şey yapılır.